55 km uzakta

Bir pazar gecesi Azmi oturmuş salı günkü sınavına çalışırken, Counter mezuniyet gecesine “28 Gün 3 Saat 16 Dakika 38 Saniye kaldığını gösterirken, Ben Azmiye 55km uzakta, İbo’ya ise kaç kilometre uzakta olduğumu bilmeden, şu başıma bela olmuş tezin Aptal çıktılarını almakla meşgulum. Sadece ve sadece 12 gün kalan Tez raporum için henüz tam olarak emin olamadığım için kendimi okadar büyük bir boşlukta hissediyorum ki, beni benden başka anlayan bir insanın olduğunu düşünemiyorum bile. Çok yalnızım ve çok kötüyüm. Bilemiyorum 15 gün sonra ne olacak ve 15 gün sonra hangi duygular içinde olacağım. Herşey sanki bir karmaşa ve ben bu karmaşanın içindeki en karmaşık noktayım. Gülümsemenin değerini anlamak için en kötü anında en sevineceğin bir haberi duyman gerekir. Beni şu anda sevindiren en güzel şey, Azminin beni düşünmesi… O beni düşünüyor ve beni özlüyor. Beni özleyeceğini bilmek ve beni asla unutmayacağını bilmek beni mutlu ediyor… 5 sene bitiyor ve bu 5 sene, bir kelebiğin ömrü gibi hemen bitiverdi. Şu anda elimde kalan, kurumuş gül yaprakları gibi değerli, Kelebeğin oluşumunda en büyük etki olan bir koza gibi… Değerli ve işlenebilecek tek şey… Dostlarım…

Gitmek zor.. Kalmak ise imkansız… Gitmeseydik olmaz mıydı…

Reklam

Reklam Oburları :)

Bu resimleri gören kişilerin şok olacağına eminim. Hatta bu resimleri Aleyhlerinde delil olarak kullanabilirim 🙂

Reklam Oburları II Reklam Oburları I

Çok komikler Hatta hauhauahuahua 😀

Bir cumartesi akşamı

Günlerden cumartesi ve içim sıkılıyor bilmiyorum neden… Gece bir rüya gördüm ve hala etkisinden çıkamıyorum. Bu sene bitecek ve geriye gelmeyecek anılar bize bir köşeden sırıtacaklar. Bundan 10 sene sonrasını değil sadece 2 ay sonrasını düşünüyorum. Geriye kalmış olan sadece 7 hafta. Finaller dahil 7 hafta.. Yani çoğu gitti (52×4,5) azı kaldı (7)…

Gitmek kolay değil… Ama bu cumartesi akşamı senle konuşmak istedim unutulmaya yüz tutmuş günlük… İstanbul’u hiç mi özlemeyceksiniz benim canım ev arkadaşlarım. Hadi istanbulu özlemediniz beni de mi özlemiyeceksiniz? Siz gideceksiniz ve ben kalacağım istanbulda. Ozaman belki anlayacağım eve gelmediğim haftasonlarının kıymateni. Ozaman özleyeceğim beraber geçirdiğimiz günleri…

Bitti be. Bu yazı gibi koca 5 sene de bitti. Bitsin…

İstanbul’da kimim var…
Kimin için bu toz duman….
İstanbul’da neyim var…
Ne kaldı ki kalabalıktan….

Dil Sürçmeleri…

Bizim evde yaşıyosanız evde bilumum dil sürçmesinden oluşan kelimelere alışık olacaksınız. En son örneklerini bugün pek muhterem arkadaştan geldi.

İbo’nun eniştesinin işi neymiş biliyomusunuz?
Dövüzcü
kendisine dövüzcünün manasını sordum, sromaz olaydım.
iksçeynçci (not exchange)(iks:))

Evet bu mesaja cevap gelmeden ben kendimin en büyük sürçmemi yazıyorum.
Biz geçen sene üniversitede çiğköfte işine girecektik. aslında çiğköfteyi bidaha ağzıma almıcaktım nerden hatırlattınız yaw. Neyse Azmi sordu:
-Sabri bu çiğköfelerin yanında bişey almamız laızm mı?
tabi sabri’de cevapladı:
-Maaaaağrul.
bunun üzerine sabri’nin adı uzun bir süre maaağrul olarak anıldı.

Ayrıca geçmişe dönersek Azmi’nin tango ve buji‘sine değinmeden edemeyeceğim. Artık bunları kafanızda canlandırın ve neler olduğunu siz bulun 😀

Sabri…

Laptop faciası

Bir gün daha biter ve Evin ışıkları yavaş yavaş kapanır. Önce Azmi yatar, sonra İbo ve en sona ve dona kalan Sabri gacırdayan yatağına yatmak üzeredir. Fakat yatmadan önce bir kaç kelam etmek ve günün olaylarını anlatmak ister.

Günün mönüsü Kıymalı Kabak Yemeği ve Domatesli Pilavdır. İnanamayacaksınız ama bu yemekleri Sabri yapmış bulunmkata ve her nasıl oluyorsa yemek çok güzel olmuştur. Sabri bu yemekleri yapıp, günün gündemine oturacağını düşünürken, bir anda Azmi Bey’in Laptopu bütün gündemi işgal etmiş ve evi zan altında bırakmıştır. Çünkü Azmi’nin yaptığı her yanlış, Sabri ve İbo’nun bir doğrusnu götürür.

Azmi’nin bilgasayarından garip garip sesler gelmektedir kaç gündür. Önce servisin yolunu deneyen Azmi’ye, servisçi amca 30Dolar deyince azmi bilumum benzetmeleri söyleyip geri gelmiştir ve “O parayı vereceğime kendim sökerim kendim temizlerim” demiş ve bizi de bu kötü amellerine alet etmiştir.

Aslında bütün suç İbo’nundur Azmi’ye göre. Eğer Azmi okuldan çıkarken arabasına binseymiş ve eve onunla gelseymiş, biz yemek yiyecekmişiz ve Laptopun içi hiç açılmayacakmış. Azmi’ye göre aslında Sabri’de suçluymuş çünkü fikir ondna çıkmış ve kabloları Sabri koparmış. Kendisi sütten çıkmış ak kaşık arkadaşlar. yani İbo’cum neden bozduk bilgisayarını çocuğun…

Vel hasıl Azmi yarın Yetkili Servisin yolunu tutar ve 30 dolar vercekken şimdi minumum 50 dolar verecek kendileri…

Benim gündeme bomba gibi düşecek diye beklediğim yemekler otoritelerden tam not aldı ve en son İbo’yu tencereye yalarken yakaldım. Pilavıda tabağa koymak zahemetinde bulunmamış direk kaşıklamaya başlamış. Yavaş İbo kaçırmıyoruz…

Ah uzun bir gündü ve Kabak tadı verdi artık yazdıklarım sanırım. Azmi güne noktalayan sözü söyledi..

“-Gazino mu len burası her tarafta bi müzik çalıyor. Ders yapıcam, yaa ne dersi uyucam. sabri sen ders mi çalışıyon. Aferin len…”

No comment:))

Sabri….